Başlıklar

Hacı Bektaşı Veli Müzesi

Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi, 13. yüzyılda Türk maneviyatçı Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kurulmuştur. Sonrasında eklemeler ve düzeltmelerle bugünkü halini almıştır. Çocukluğunu Hoca Ahmet Yesevi’nin ocağında geçiren Veli, daha sonra İran, Irak, Arabistan ve Suriye’yi kullanarak Anadolu’ya geldi. Daha sonra Antep, Antakya, Maraş, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat ve Kırşehir, Hacı Bektaş-ı Veli Suluckarahöyük’ü rahat ettirdi ve direnişe, insan sevgisine ve toplumsal tekdüzeliğe dayalı akıl yürütmesini yaygınlaştırdı. Osmanlı Devleti’nin 677 sayılı kanunu ile farklı otel ve zaviyeler birbirine kapatılmış, 1957-1964 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan bir ıslah projesi kapsamında sabitlenmiş ve 16 Ağustos 1964’te şu şekilde koordine edilmiştir. Hacı Bektaşı Veli Müzesi yarım günü ayırıp bilgi alarak gezilirse çok daha keyifli olacaktır.

Külliyenin Yerleşimi ve Fonksiyon Şeması

Hacı Bektaş-ı Velî Külliyesi, eski Türk kalelerinde görüldüğü gibi üç avlulu bir yapı göstermektedir. Külliyenin barındırdığı birimler kapasitelerine göre bu avluların çevresine yerleştirilmiştir. İçerisinde taktik bir disiplinin hakim olduğu pir evinde her ihtiyaca göre bir birlik düşünülmüştür.

Daha önce Hacıbektaş yakınlarındaki pir evinin Hanbağı ve Dedebağı hanelerinde görev yapan Bektaşi isteğine katılmak zorunda kalan dervişlerin ileri gelenleri, buradaki ana değerlendirmeleri bitirebileceklerini zannederek, Pir’deki idarelerine yükselebilirlerdi. midilli evinden başlayarak ev. Kuzey-güney yönünde uzanan ve çeşitli yapılara sahip olan bu üç avludan ilki Nadar Avlusu olarak biliniyor. Güneyden Çatal Kapısı’ndan girilir. Uzak bir yerden çok sayıda misafirin ağırlandığı bu giriftte, Nadar Avlusu da yolcuların ihtiyaçlarına tepki veren kesimler gibi bazı yardım birimleriyle çevrilmiştir.

READ Gülşehir Gezilecek Yerler

Kulübeler bitmeden eski mihman evi ve midilli evi yıkılmış, midilli evinin bulunduğu yerde yeni bir mihman evinin yapımına başlanmış ve midilli evi Çatal Kapı’nın doğusuna taşınmıştır. Bugün Nadar Avlusu’ndaki ana eski kompozisyon unsuru, doğu bölücü üzerindeki Üçler Çeşmesi’dir. Nadar Avlusu’nu kuzeye doğru sınırlayan bölücü üzerinde, Derviş Avlusu (Meydan Avlu) olarak adlandırılan müteakip avluya açılan Üçler Kapısı ve bu kapının arkasında Meydan Havuzu yer alır.

Üçler Çeşmesi (Feyzi Baba Çeşmesi)

Yapandan dolayı Fikriye Hanım Çeşmesi olarak anılması gerekir. Bu çeşmenin mimari detayları, süslemeleri ve basık oranları külliyenin diğer birçok yapısı gibi XVI. yüzyılda yapılmıştır. Yüzyılın ilk çeyreğine ait olması gerektiği düşünülmekte ancak 1320 (1902) tarihli kitabesinde yeniden canlandırıldığına dair bir kayıt bulunmaktadır. Çeşme 1902 yılında yaptırılmıştır. Feyzullah Dedebaba döneminde yaptırılmıştır. Yapımı Sadrazam Halil Paşa’nın eşi Fatma Nuriye Hanım tarafından üstlenilmiştir. Çeşmeyi yapan usta Nevşehirli Mustafa Vazo’dur.

Arslanlı Çeşme

Arslanlı Çeşmesi, Fevkanî Aşçı’nın altındaki eyvanda yer alır. Dikdörtgen bir cepheye sahiptir. Dört aşamada planlanan pınar spesiyalitesi, sarı ve kırmızı kesme taşlarla iç içe altı köşeli kıvrımlara sahiptir. Uzmanlığın odak noktası, pınarı yeniden kuran Kara Fatma Hatun tarafından 1270’de (1853-54) Mısır’dan getirildiği söylenen aslan heykelidir. Batılılaşma döneminin Osmanlı fidanlıklarında da bulunabilen bu aslan heykeli, “Allah’ın aslanı” Hz. Ali’ye hitap etmektedir. Heykelin en üstünde “Ya Ali” işlemeli Zülfikar kılıcı motifi bulunur.

Üçler Kapısı ve Meydan Havuzu

Nadar Avlu’nu Derviş Avlu’ndan ayıran kesme taş tuğla duvar bölücü üzerindeki kırmızı renkli taşların yerini Üçler Kapısı’nın çevresinde sarı taşlar almıştır. Sivri açılı giriş yolunun üzerindeki ayırıcı, üç taraflı bir alınlığı çerçeveler ve iki katlı yerleştirilmiş arpı neredeyse hiç müdahale olmadan ilerletir. Giriş kapısının kenarlarında kare kırmızı taşlar üzerine on iki imamı kutlayan on iki kesimli rozetler oyulmuştur.

READ Devrent Hayal Vadisi - Kapadokya

Taşların kenarlarında görülen çeyrek güneş temaları XIX. Yüzyılın ikinci çeyreğinde veya çok geçmeden güncellendiğini göstermektedir. Gravüründen anlaşıldığı kadarıyla havuz; 1908 yılında Beyrut Valisi Halil Paşa’nın eşi Zehra Hanım tarafından yaptırılmıştır. Gezilecek yerler Havuzun alınlığının en yüksek noktasında mermerden yapılmış “Hüseyni Tacı” bulunmaktadır.

Mihman Evi

Mihman misafir, ziyaretçi anlamına gelir. Mihman Evi ise tekkenin hareketli olduğu dönemde hem ziyaretçilere kolaylık sağlandığı hem de ziyaretçileri kolaylaştırmakla yükümlü olan Mihman Evi Babasının (Mihmandar) ikamet ettiği evdir.