Başlıklar
Pamukkale Gezilecek Yerler
Pamukkale, İç Ege Bölgesinde bulunan Denizli İlinin ilçelerinden biridir. İlçe adını Pamukkale Travertenlerinden almıştır. Travertenlerin dünyada nadir görülen oluşumlardan olması ve bu bölgede geniş yer kaplaması nedeniyle 1988 Yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alır.
Bölgedeki sıcak ve soğuk su kaynakları ile travertenlerin görsel güzelliği nedeniyle tarih içinde çevrede önemli şehirler kurulmuştur. Eski yerleşim yerlerinin kalıntıları bugün birer açık müze işlevi görmektedir. Pamukkale’nin tarihi zenginliklerini görmek, şifalı kaplıcalarından yararlanmak ve görsel güzelliklerini seyretmek için her yıl ortalama 1 Milyon civarında yerli ve yabancı turist gelir.
Turistlerin en çok gezip gördükleri ve gezilmesi tavsiye edilen yerler hakkında aşağıda faydalı bilgiler bulacaksınız.
1- Travertenler
Pamukkale’nin karakteristik bölgelerinin başında gelir. Travertenlerin pamuk gibi beyaz görüntüsü ilçeye de adını vermiştir.
Bölgede 17 farklı yerden sıcak su çıkar. Kalsiyum karbonat bileşimi yönünden zengin olan bu sulardaki bileşenlerin uzun yıllar içinde çökmesiyle beyaz tortul kayalar oluşmuştur. Halen de kat kat görünen havuzlara ve setlere etrafta çıkan kaplıca suları verilerek tortulların çökmesi ve böylece beyaz rengin korunması sağlanır. Tortullar başlangıçta yumuşak bir kıvamdadır. Travertenlere çıplak ayakla giren turistler bu jel kıvamındaki yumuşaklığı hissedebilir.
Travertenler dünyada çok az görülen oluşumlardır. Pamukkale travertenleri, dünyanın en geniş alana yayılmış travertenleri olma özelliğini taşır. Bu özelliği nedeniyle 1988 Yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Travertenlerdeki kaplıca suyu halk arasında “beyaz su” adıyla anılır. Bu suyun kadın hastalıklarına ve eklem ağrılarına iyi geldiğine inanılır.
2- Kırmızı Su
Travertenlere oldukça yakın bir bölgede bulunan Karahayıt, kaplıca suları yönünden zengindir. Her yıl önemli sayıda turist bu kaplıcaların şifalı sularından faydalanmak için gelir. Karahayıt’ın değişik yerlerinde halkın “kırmızı su” diye adlandırdığı demir yönünden zengin su çıkar. Şehir merkezinde kayaların içinden çıkan bir kaynak da “Kırmızı Su” diye anılır.
Kırmızı su ile ilgili yapılan çalışmalar, eklem ağrılarına ve romatizmalara ağrılar iyi geldiğini, vücut yaralarının hızla kapanmasını sağladığını ortaya koymuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu özellikler onaylanmıştır.
Dünyada kırmızı ve beyaz suyun birlikte çıktığı tek yer bu bölgedir. Travertenlerdeki suların daha genç olması ve içeriğindeki demirin az olması nedeniyle çökeltiler beyaz renklidir. Kırmızı sularda yoğun miktarda demir bulunur bu nedenle çıktığı yerlerdeki kayalar kırmızı renge dönüktür.
3- Pamukkale Kayak Merkezi
Kış aylarında bölgeye gidenler kaplıca turizminden faydalanmanın yanında Ege Bölgesinin en büyük kayak merkezi olma özelliğini taşıyan Pamukkale Kayak Merkezinden faydalanabilir. Bu merkez, 2300 metrekare alanda kuruludur. Kayak pistinin uzunluğu toplamda 11 kilometredir.
Kayak Merkezinde gün içinde yeme içme ihtiyaçlarının giderilebileceği işletmeler mevcuttur. Ancak konaklama imkanı sunan otel, pansiyon gibi işletmeler yoktur. Karahayıt, Pamukkale ve Denizli oldukça yakın olduğu için konaklama konusunda buralardaki imkanlardan faydalanılır. Ulaşım konusunda belli saatlerde kalkan servislerden faydalanılabilir. Ayrıca taksi ve özel araçla gitmek de mümkündür.
Pamukkale Kayak Merkezinin açık olduğu zamanlar hava koşullarına ve kar yağışına bağlıdır. Her yıl karın spor yapılacak düzeye ulaşmasıyla tesisler açılır. Kış sonunda karlar eriyip yetersiz kaldığında da kapanır. Ortalama 3 ay gibi bir süre buradan faydalanılabilir.
4- Hierapolis
Bölgedeki sıcak su kaynaklarının çokluğu ve sularının eskiden beri şifalı kabul edilmesi nedeniyle tarih içinde birçok medeniyetler burada şehirler kurmuştur. Hierapolis bu şehirlerden biridir ve kalıntıları büyük bir medeniyet olduğunu gösterir. Kalıntılar içindeki büyük anfi tiyatro dönemin kültürü hakkında fikir vericidir.
Hierapolis Antik Kentinin Bergama Kralı II. Eumenes tarafından milattan önce 2. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir. Şehrin adının Bergama’nın kurucu kralının eşi Hiera’dan esinlenerek konulduğu tahmin edilir.
Ulaşılabilen kaynaklara göre şehir dokumacılıkta, taş ve metal oymacılığında zamanının en ileri seviyesinde olmuştur. Şehir büyük bir depremin ardından yıkıldığı için Helenistik Dönem özelliği taşıyan yapılar azdır. Bizans’a bağlandıktan sonra yenilenen yapılar daha çok erken dönem Hristiyan mimarisi özelliği taşır.
Hierapolis, bir dönem Frigya’nın başkentliğini yapmıştır. Bizans Döneminde de piskoposluk merkezi olan antik şehir bu özellikleri ile UNESCO Dünya Mirası Listesinde yerini almıştır.
Hieropolisten kalan hamam, Hierapolis Arkeoloji Müzesi adıyla hizmet vermektedir.
5- Laodikya
Lodikya da bölgedeki antik şehir kalıntılarından biridir. Bilindiği kadarıyla milattan önce 3. Yüzyılda Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından kurulmuştur. Bu şehrin adı da bir kadından gelir. Kral Selukos’un karısının adı Laodike şehre adını vermiştir.
Pamukkale çevresinde bulunan şehirlerin hepsi milattan önce 2. Yüzyılda Roma’ya bağlanmıştır. Bu dönemde dünyanın ilk 7 kilisesinden biri Laodikya’da yapılmıştır. Büyük bir metropol olma özelliğindeki şehir Erken Bizans Döneminin dini merkezlerinden biri olmuştur. Kalıntılar içinde Anadolu’nun en büyük antik stadyumu unvanını taşıyan bir stadyum, 2 büyük anfi tiyatro, 4 büyük hamam kompleksi, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu tapınakları, Peristylli evleri, çeşitli kiliseler ve anıtsal caddeler bulunur.
Çok büyük bir medeniyetin kalıntıları olan bölgeyi her yıl pek çok yerli ve yabancı turist ziyaret eder. Bölgede kazı çalışmaları ve arkeolojik araştırmalar da devam etmektedir.
Laodikya Bölgesinde yapılan kazılardan çıkarılan sonuçlara göre tarih boyunca bu bölgede kesintisiz olarak yerleşim alanları var olmuştur. Çevredeki suların zenginliği, kaplıca sularının şifalı kabul edilişi, travertenlerin güzelliği burada şehirler kurulmasını teşvik etmiştir.
6- Kaklık Mağarası
Bu Mağara, Denizli – Afyon Karayolu üzerindeki Kaklık’ta bulunur. Kaklık Denizli’nin Honaz İlçesine bağlı olsa da Pamukkale’ye yakın olması ve travertenlere benzerliği nedeniyle bu başlıkta incelenmelidir.
Mağara içinde sarkıt, dikit ve damlataşlar bulunur. Pamukkale travertenlerine çok benzeyen beyaz oluşumlarla kaplı olması nedeniyle Küçük Pamukkale ya da Pamukkale Mağarası gibi adlarla da anılır. Mağaranın hemen hemen her bölümünde kaplıca suları akar. Sular kükürt açısından zengin olduğundan mağara içinde yoğun kükürt kokusu hissedilir.
Kaklık Mağarası yanında ziyaretçilerin hoş zaman geçirebileceği kafeterya, seyir alanları, yüzme havuzu, kamelya gibi yapılar 2002 Yılından beri hizmet verir.
Mağaranın girişine yakın bölümler güneş ışığı aldığından duvarlarda bazı sarmaşık türleri ve yosunlar yetişmiştir. Bu bitkiler de aydınlatma düzenleri ve güneş ışığı sayesinde farklı renklerde hoş görüntüler oluşturur.
7- Antik Havuz
Pamukkale Bölgesindeki şifalı sular antik çağlardan beri ilgi çekmiş ve insanların sağlık bulmak için ziyaret ettikleri merkezler oluşturmuştur. Özellikle buranın Roma’ya bağlanmasından sonra çok sayıda l hamamlar ve hanlar yapılmıştır. Sadece Hierapolis’te yapılan 15’in üzerindeki hamama yılın her döneminde binlerce insan gelmiştir.
Milattan Sonra 7. Yüzyılda meydana gelen bir depremde bazı yapılar yıkılmış ve şehir özellikleri değişmiştir. Bu dönemde Hierapolis bölgesinde oluşan antik havuz halen işlevini sürdürür. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlar havuzun suyunun tansiyon, kalp hastalıkları, damar sertliği, romatizma, felç, deri, göz, raşitizm, sinir ve damar hastalıklarına iyi geldiğini gösterir. Havuzun
kaynağından içilen suyun da mide rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinir. Ayrıca havuzun suyunun sıcaklığı vücudu rahatlatır ve stres attırır.
Bölgeye gelenlerin havuzun sıcak suyundan faydalanmaları tavsiye edilir.
8- Hierapolis Arkeoloji Müzesi
Hierapolis kalıntıları içindeki hamam, 1984 Yılında müzeye çevrilmiştir. Halen Hierapolis Arkeoloji Müzesi adıyla hizmet vermektedir.
Hierapolis Antik Kentinde yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılan eserler bu müzede sergilenir. Ayrıca çevredeki Laodikya ve Tripolis gibi antik kentlerde ortaya çıkarılmış eserlerle Beyce Sultan Höyüğünden getirilen eserler de burada bulunur.
Hierapolis Arkeoloji Müzesindeki eserler arasında çok sayıda heykel, mezar taşı ve lahit bulunur. Taş lahitler yanında pişirilmiş topraktan yapılmış ilginç lahit mezarlar da vardır.
Müzedeki Küçük Buluntular adlı salonda da çevredeki antik kentlerden ve Beyce Sultan Höyüğünden getirilen eserler kronolojik sıra içinde sergilenir. Kap kacaklar, kandiller, kolye gibi aksesuarlar, cam eşyalar ve benzer eserler bu salondadır.
Tiyatro Buluntuları Salonunda ise çevredeki anfi tiyatrolardan kurtarılmış kabartma ve oyma eserler, zamanın devlet büyüklerine ait olduğu düşünülen büst ve heykeller bulunur.
9- Pamukkale Natural Park
Hierapolis Ören Yerinin girişinde kocaman bir gölet oluşturulmuştur. Havuzlarda ördek ve kazlar süzülürken yeşil ve mavinin muhteşem uyumu seyredilebilir. Yüzmek isteyenler için uygun bölümler de vardır.
Parktaki kafeterya gibi işletmelerden faydalanmak, ortamın güzelliği izlenirken yemek yemek ve bir şeyler içmek de mümkündür.
10- Hierapolis Anfi Tiyatrosu (Pamukkale Antik Tiyatro)
Roma mimarisi özelliklerini taşıyan yaklaşık 1800 yıllık bir tiyatrodur. Yapılışının 150 yıl kadar sürdüğü biliniyor. Yapımına M.S. 1. Yüzyılda başlanmış ve M.S. 3. Yüzyılın başlarında bitirilmiştir. Yapılan restorasyonlar sırasında tiyatroya ait heykeller, kabartma ve oyma eserler yeniden kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu eserlerin bazıları da müzede sergilenir.
Anfi Tiyatro içindeki mitolojik kabartmalar, büyük ve görkemli sahne binası, geniş oturma basamakları karakteristik bir yapı sergiler. Anadolu’da bulunan Roma Dönemi anfi tiyatrolar içinde özel bir yeri vardır.
Sahnenin arkasındaki kabartma süslemeleri ile donatılmış bir duvar bulunur. Bu süslemelere Pamukkale Antik Tiyatrosu dışında sadece Antalya Perge Tiyatrosunda rastlanır.
11- Teleferik
Denizli Bağbaşı Yaylasındaki teleferik de Pamukkale’ye yakın olması nedeniyle rahatça uğranabilecek bir yer ve keyifli bir aktivite olabilir.
Buradaki tesislere teleferikle ulaşılabilir. Bölgenin doğal meyve, sebze ve etleriyle yapılan yemeklerine kahvaltı salonunda ve Kebap Evinde ulaşılabilir. Ayrıca kıl çadır içinde otantik bir ortamda gözleme gibi yiyecekler tüketilebilir.
Ayrıca yöresel ürünlerin satıldığı merkez, büfe, kamp alanı, piknik alanı, mescit gibi imkanlar da vardır. 1400 metre rakımlı merkezde temiz hava alınabilir. Ayrıca ünü birlik ya da birkaç gün için kiralanabilecek ahşap evlerden de faydalanılabilir.
12- Alışveriş İmkanı
Denizli’nin ülkemizdeki tekstil merkezlerinden biri olması nedeniyle bölgede irili ufaklı birçok tekstil mağazası bulunur. Pamukkale – Denizli yolu üzerinde ve Denizli merkezinde bulunabilecek bu mağazalar yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker.
Mağazalardan havlu, nevresim, peştemal, masa örtüsü, perde gibi tekstil ürünleri uygun fiyatlarla satın alınabilir. Denizli Merkezindeki Babadağlılar İşhanı bu konuda adını duyurmuş yerlerden bir tanesidir.
Yol üstlerinde ve şehir merkezlerinde çok sayıda outlet mağazası da vardır.