Başlıklar
Savur, Arapça kelimesinde tam olarak “savr” olarak da kullanılıp boyun anlamına gelmekte, Süryanicede ise “savro” sözünden türemiştir. Diğer bir görüşe göre de karşımıza çıkan Kumur Türkleri tarafından kurulan Savur, “Şuara” adını alarak sonradan Süryaniler tarafından “Suara” adı verilmiştir.
Mezopotamya’ya hakim olan kavimlerde burayı da etkilemişlerdir. Roma ve Bizans İmparatorluğu hakimiyeti döneminde kurulmuş ve Sasani, Melikşah dönemlerinde de yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Savur ilçesinin tarihi görünüme sahip olduğ yerler; merkezi, kaya evleri, eski Ulu Camii, kalesi, Mor Yuhanın (Dereiçi Köyü) kiliseleri, Romaniye türbeler ve Başkavak Köprüsü ile karşılaşmaktasınız.
Abdullah Bey Konağı
Abdullah bey konağı, 1850 yılında İlçe merkezinde kurulmuştur. Bu yapı, en özgün ve en güzelleri arasında görünüm olarak bozulmamış bir konak olarak önem kazanmaya devam etmektedir. Kalenin duvarları taş ve ahşap işçiliğiyle yapıldığından görünümü sura benzetilmektedir. Günümüzde konak, butik otel olarak şuanda kullanılmaktadır.
Konağa geldiğinizde kendinizi geçmişte yaşıyormuş gibi geçmişe sürüklemektedir.Konağın içinde etrafına baktığınızda duvar kenarına yerleştirilen divanlar, salonun tasarımına ait sanat,simetri ve değerli eşyalar, zengin armağanlar konağa ayrı bir hava katmıştır. Duvarlarda şatafatlı süslemelerle çeşitli renkler ve kat kat tavana doğru yükselen şahane bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Bu bölgelere geldiyseniz Kızıltepe ilçesinide ziyaret edebilirsiniz.
Mor Yuhanon Kilisesi
Kilise, 370 yılında inşa edilerek merkeze bağlı dereiçi köyünün güneyinde yer almaktadır. Diğer bir adı ise Kadim Süryani Ortodoks kilisesi olarak da bilinmektedir.
Kilisenin yapılış tarzına bakıldığında, kilisenin mezbah kapısında işlenen motiflerin eski çağlardan kalma bir yapı olduğunu göstermektedir. Kilise bu zamana kadar korunmasıyla halka kapılarını açmıştır. Bu kilisede, Süryani kiliseleri arasında önemli bir olaya ev sahipliği yapmıştır.1782 yılında Mardin Deyrulzafaran Manastır’ı Patriği 3. Gevargis vefat etmesi üzerine yeni patrik seçimi için Süryani Ortodoks kilisesinin tüm metropolitleri toplantıya çağrılmıştır. Bunun sonucunda metropolitlerden, Musul Metropoliti Matta ,Halep Metropoliti Diyonosiyos ve Mihayel Cevre patrikliğe aday olduklarını açıklayarak Deyrulzafaran’a doğru yola çıkmışlardır. Halep Metropoliti Mihayel Cevre ilk olarak Manastıra gelir ve dört metropolitin onayını alarak 28 Ocak 1782 tarihinde patrik olarak takdis eder.
Bu olay, Süryani kilisesi açısından dönüm noktasına dönmüştür. Musul Metropoliti Matta, Deyrulzafaran’a ulaştığında durumu öğrenip Mihayel Cevre’nin patrikliğinin gayrimeşru olduğunu iddia etmiş, İtirazına karşılık bulamayıncada başka yöntem olarak “Dereiçi” beldesine gelmiştir.Son olarak Mihayel Cevre’nin patrikliğini onaylamayan diğer metropolitler de Turabdin’deki Süryani Cemaatinin liderleri, Dereiçi’ndeki Mor Yuhanna Kilisesinde toplanırlar. Buradaki Metropolit Matta’yı, Ocak ayında takdis edip patrikliğe yükseltmişlerdir.. Bu nedenle Mor Yuhanna kilisesi, Süryani kiliseleri arasında böyle tarihi bir olaya ev sahipliği yaptığı için önemli bir yere sahiptir. Günümüzde Tarihi ibadethane restore edilmiş olup hala işlevini korumaktadır.
Dereiçi Köyü
Dereiçi köyü, merkeze bağlı terkedilmiş süryani köyüdür. Merkezini dereiçi köyüne bağlayan yol, derenin kenarından geçmektedir. Yol boyunca dutlar ve eski su değirmenleri ile karşılaşmaktasınız. Köy evleri eşsiz taş evlerden oluşmaktadır.Köyde önemli şarap üretim tesislerinde üretilen şaraplar Akdeniz ve Ege bölgesinde çok meşhurlardı.Fakat hepsi eski zamanda kalması vede süryani köylülerin göç etmesi sonucu şarap üretim tesisi artık aktif değildir. Köyde üç kilise mevcuttur. Bunlar; Mor Abay, Mor Teotuto ve Mor Şabay kiliseleridir.
Başkavak Köprüsü
merkeze bağlı köprü, eski adı Ahmedi olarak geçmektedir.Başkavak köprüsü Savur çayı üzerinde kuruludur. Köprünün kitabesine göre yapısını Hacı İbrahim Bey tarafından 1755 yılında yaptırılmış, 1861 yılında ise, Hacı İbrahim Bey’in oğlu Hacı Emir Abdullah Bey tarafından tamir ettirilmiştir.
Köprü doğu-batı istikameti yönünde uzanmaktadır. Sivri kemerli, 14 gözlü ve yolu düz olan köprüler gurubuna girmektedir. Köprü, 1997 yılında tescil edilerek koruma altına alınmış günümüzde sağlam olup yol olarak kullanılmaktadır.
Savur Kalesi
Savur Kalesi, ilçede bulunan bir dağın tepesinde inşa edilmiştir. Bu kale Roma döneminde inşa edildiği söylenmektedir. Uzun yıllar birçok medeniyete hizmet eden etmişolan bu kale günümüzde onarılması sonucu adeta bir gerdanlık gibi parlamaktadır. İlçeye gelen kişilerin ilk uğraması gereken yerlerin başında burası oduğunu siz ziyaretçilerime söyleme istemekteyim.
Son olarak bahsetmek istediğim diğer bir konu,
Tarihi ve doğasıyla ilgi gören Mardin’‘in savur ilçesi, sonbaharda ayrı güzelliğe büründüğüne iletmek istemekteyim. Roma döneminde inşa edildiği tahmin edilen kalenin yamacında kurulu olan Savur’da, sonbaharda ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü, görenleri hayran bırakmaktadır. Farklı dil ve dinlere mensup insanların yüzyıllarca bir arada yaşadığı toprakda manastır, kilise, cami ve köprülerinde yer aldığı Mardin’‘in tarihi ve kültürünü yansıtmasının yanı sıra eşsiz bir doğaya sahip kavak ağaçlarının farklı renk tonlarındaki yapraklarıyla ziyaretçilerine sonbaharın güzelliğini yaşatmaktadır.
Savur’da öyle bir renk cümbüşü var ki; Belki Türkiye’nin birçok noktasından tahmin edemeyeceğiniz kadar çok güzel olmasının yanı sıra sonbahar mevsiminde kaçınılmayacak bir mevsim olduğunu vurgulayabiliriz.
Mardin’le İlgili Diğer Görülecek Yerler